MAKALELER

Aşk ve Beynimiz

“Bütün budalalar, aşklarında sanki çok özel bir acele gerektiren durum var sanır; aşklarının şiddetini açığa vurur; aşıklarının eline de silah vermiş olurlar. Aşıkları da akıllıysalar cevabı geciktirirler. Sonuç: Aşkta acele, işleri geciktirir.”
– Ester, uzman bohçacı
Orhan Pamuk, Benim Adım Kırmızı
Aşk ve Beynimiz
Aşık Olunca Beynimizde Neler Olur?

Bu kadim bilgiyi destekleyen günümüz araştırmaları da var. Ne kadar aşıksanız, kafanız o kadar az çalışmakta.

Yıllardır biliyoruz ki, aşık olmak, beyinde kokain etkisi yaratmakta. Sevdiğiniz birinden ayrılmak, ya da severken terk edilmek de, beyinde kokain yoksunluğuyla birebir aynı etkileri ortaya çıkarmakta –fiziksel acı da dahil… Tüm bu etkiler sadece duyguları ilgilendiren alanlarda gerçekleşmemekte; aşk denen muammadan, beyniniz, beyinlerimiz hem fiziksel hem de entelektüel olarak etkilenmekte. Saniyenin beşte biri kadar sürede gerçekleşen bu muamma, bizleri de bir hayli aptallaştırmakta.

Aşık olmak dopamin, adrenalin ve norepinefrin gibi kimyasalların düzeyini arttırırken, beyindeki serotonin düzeyini de düşürüyor. En basit tanımlarıyla, dopamin mutluluk sağlarken, adrenalin ve norepinefrin de kesintisiz enerji, hız (bohçacının bahsettiği acele) ve kalbin durmaksızın atmasını sağlıyor. Aşkın tüm güzellikleri… Beynin ödül ve zevkten sorumlu alanları çok mutlu. Aşık olduğumuzda bu alanlardaki kan akışı inanılmaz. Aynı alanlar, obsesif kompulsif davranışlardan da sorumlu. Tamam, bu da takıntılı biçimde aşık olduğumuz kişiye odaklanmamızı sağlıyor. Burada kadar her şey yolunda, her şey beklendiği gibi… Peki ya başka neler oluyor?

Ne Kadar Aşıksanız, Odaklanma Düzeyiniz O Kadar Düşük

Basit bir testte katılımcılardan bir dizi dikkat gerektiren beceri göstermeleri isteniyor ve anlaşılıyor ki, kadın-erkek fark etmeksizin, duyulan aşkın şiddeti yükseldikçe test başarısı düşüyor. Kişi ne kadar aşıksa, odaklanabilme becerisi de o kadar düşük oluyor. Aslında bu olağan bir sonuç; çünkü beynin kognitif kapasitesinin büyük bölümü aşık olunan kişiyi düşünmekle meşgul. Dolayısıyla, bilişsel kontrol oldukça düşük.

Aşık Olduğunuz Kişiyi Düşünmek

İlk aşık olunan zamanlarda, başka şeylere odaklanabilmek tabi ki son derece zordur, çünkü bilişsel kapasiteniz, neredeyse bütünüyle sevdiğiniz kişiyi düşünmeye kendini adamış durumdadır. Ancak uzun süreli ilişkilerde, bilişsel kontrole sahip olmak son derece önemlidir. İlişkide başarıyı aslında bu kontrol getirir.

Aşk ve Bilişsel Kontrol

Aşkla bilişsel kontrol arasındaki bağlantı araştırmaların halen cevap aradığı bir soru olma özelliği taşıyor. Neden aşık insanlar dikkat gerektiren işleri, günlük rutinlerini, temel problem çözme becerilerini etkili bir biçimde sürdüremiyorlar? Tam olarak bilmiyoruz. “Sevdiğim kişiyi düşünmek varken, neden sıkıcı bir işle ilgileneyim?” mantıklı bir açıklama olarak görünse de, bilimsel bir veri olma özelliği taşımamakta. Belki de tersinden bakarsak: “bilişsel kapasitemiz düştüğü noktada, hissettiğimiz romantik duyguların şiddeti artıyor olabilir mi? Tam da entelektüel kontrolümüz azaldığında aşık oluyor olabilir miyiz?” Neden olmasın! Gelecek dönemdeki araştırmalar, bu soruların yanıtlarını aydınlatıyor olacak…

Kaynaklar:

Henk Steenbergen, Sandra J. E. Langeslag, Guido P. H. Band, Bernhard Hommel. Reduced cognitive control in passionate lovers. Motivation and Emotion, 2013
Stephanie Ortigue, Francesco Bianchi-Demicheli, Nisa Patel, Chris Frum, James W. Lewis. Neuroimaging of Love: fMRI Meta-Analysis Evidence toward New Perspectives in Sexual Medicine. The Journal of Sexual Medicine, 2010

Bu yazı Filiz Kaya Ataklı tarafından hazırlanmıştır ve tüm hakları saklıdır. Her türlü soru görüş ve önerileriniz için: filiz@psikolojistanbul.com