MAKALELER

Sporcu Ailesi Olmak III


Olumlu Koçluk
Sporcu Ailesi Olmak

Olumlu Koçluk

Olumlu Koçluk’da (Positive coaching) maçı kazanmanın ötesinde bir hedef vardır, spor deneyimini genç insanların “hayat dersleri” alabileceği ve olumlu kişilik özellikleri edinebileceği ve hayatları boyunca başarı elde etmelerini sağlayacak bir araç olarak görür.

Üç ana Olumlu Koçluk prensibini hayata geçirebilmek yapabilecekleriniz:

  • Kazananı Yeniden Tanımlama
  • Duygusal Depoyu Doldurma
  • Oyunu Onurlandırmak

1) “Kazanan”ı yeniden tanımlama
Profesyonel sporda tek bir hedef vardır: alabileceğin kadar fazla sayı almak. Ancak genç sporunda, ikinci bir hedef daha vardır: hayatlarında kazanan olacak genç insanlar yetiştirmek. Çocuklarınızın rekabet sporlarından alabileceklerinin en fazlasını alabilmeleri için, “kazanan”ın aslında ne olduğunu yeniden tanımlamamız gerekir. İşte kazananların yaptıkları:

  • Maksimum çaba harcarlar
  • Öğrenmeye ve kendilerini geliştirmeye devam ederler
  • Hataların kendilerini durdurmasına izin vermezler

Çaba harcama, hataları olumlu karşılama ve öğrenmeye devam etme, sporcuların kendilerine olan güvenlerini artırır ve daha az kaygılı olmalarını sağlar. Böylelikle yaptıkları işten keyif alır hale gelirler ve daha başarılı olurlar.

İşte nasıl yardım edebileceğiniz:

  • Çocuğunuza başarılı olmasa da çaba sarf ettiği sürece onu ne kadar taktir ettiğinizi anlatın.
  • NE yapacağını söylemek yerine, onunla konuşun, sorular sorun. Açık uçlu sorular sorun ve onun da konuşmasını sağlayın (örn: “Sence oyunun en iyi yanı neydi?”)
  • Becerilerde ustalık edinmek zor iştir. Antrenörlerin çocuğunuzu eleştirmesine izin verin. Çocuğunuza maçın sonucu ne olursa olsun, kendisiyle gurur duyduğunuzu belirtin.

2) “Duygusal Depo”yu Doldurmak
Araştırmalar, ev sahibi takımlarının % 60’ının kazandığını gösteriyor. Çünkü takımlar taraftarlarının önünde oynadıklarında, onlardan duygusal destek alırlar. Oyuncuların taşınabilir bir “ev sahibi takım” olması başarı için arzu edilmektedir.

İşte nasıl yardım edebileceğiniz:

  • Birinci göreviniz, çocuğunuzun duygusal deposunu doldurmak. Maçta ne olursa olsun, onu cesaretlendirin.
  • Çocuğunuza çok fazla öğüt vermeyin (çünkü özellikle zorlu maçların ardından, öğütler onlara eleştiri gibi gelebilir). Unutmayın ki boş bir mideyle çalışmak ne kadar zorsa, duygusal açıdan boş bir depoyla oynamak da o kadar zordur. Çocuğunuz hata yaptığında ona: “Üzülme, bir dahaki sefere denersin, yapabilirsin” deyin. Zorlu ve kaybedilen karşılaşmaların ardından, hayal kırıklığı duygusu üzerinde konuşabilir, üzüntü vb. duyguların yaşanabilir olduğunu anlatabilirsiniz. Örn: “Kaybettiğiniz için ne kadar üzülmüş olabileceğini tahmin edebiliyorum”
  • Öğüt vermeden önce, çocuğunuzun performansı ile ilgili 3 iyi şey bulun, bunları söyleyin ve sonrasında vereceğiniz öğüdün de bir dilek şeklinde olmasını sağlayın. Eğer üç olumlu şey bulamıyorsanız, dilek dileme kısmına geçmeyin, çünkü iyi olarak vermeye çalıştığınız mesaj onun kendine olan güvenini sarsabilir. Örn:
    • Bugünkü maçta gerçekten iyi çalıştın
    • Ayrıca arkadaşın hata yaptıktan sonra, onu nasıl desteklediğini gördüm
    • Ve maçın sonlarında yaptığın hareketler, gerçekten ne kadar kendini geliştirdiğini söylüyor.
    • Keşke hata yaptıktan sonra o kadar üzülmeseydin….
  • Çocuğunuzu eleştirmeden önce, 5 kez onu övün. (Büyülü oran : 5/1 ). Böylelikle yaptığınız eleştiri karşısında savunmaya geçmeyecek, bunun yerine sizi dinleyecektir.

3) Oyunu Onurlandırmak
“Oyunu Onurlandırma” kavramı, kurallara, rakiplere, hakemlere, takım arkadaşlarına ve sporcunun kendisine saygı olarak tanımlanabilir.

  • Kurallar: Kazanmak için kurallar çiğnenmemeli, yapılan kurallara saygı duyulmalı.
  • Rakipler: İyi bir rakip, takımın ve bireysel olarak sporcuların kendilerini geliştirebilmeleri ve ellerinden gelenin en iyisini yapmaları için eşsiz bir nedendir.
  • Hakemler: Aleyhimize karar verseler de, hakemlere karşı saygılı olunmalıdır.
  • Takım arkadaşları: Takımı utandıracak herhangi bir şey yapılmamalıdır.
  • Kendisi: Diğerlerinin ne yaptıklarını önemsemeksizin, kendi standartlarını geliştirme çabası bulunmalıdır.

İşte nasıl yardım edebileceğiniz:

  • Çocuklarınızdan, oyunu onurlandırmalarını beklediğinizi belirtin. Saygı duyulmasını istediğiniz her bir öğeyi çocuklarınızla birlikte tartışın.
  • İyi bir model olun. Oyunları izlemeye geldiğinizde, siz de kurallara, hakemlere saygılı olun. İyi oyunlar oynandığında her iki takımı da övün. Hakem hata yapsa da, sessiz olun. Bir oyunu idare etmenin ne kadar zor olabileceğini düşünün.
  • Diğer ebeveynleri de oyunu onurlandırmaya teşvik edin.

“Oyunu Onurlandırma”nın Özellikleri
Maçtan önce:

  • Diğerleri her ne yaparsa yapsın, davranışlarınızla, söylediklerinizle ve tutumlarınızla oyuna saygı duyacağınıza dair bir söz verin.
  • Her oyundan önce, çocuğunuza, nasıl oynayacak olursa olsun (iyi ya da kötü) onunla gurur duyduğunuzu söyleyin.

Maç sırasında:

  • Olumlu yaptığı her şeyi belirterek çocuğunuzu duygusal açıdan da besleyin böylelikle daha iyi oynayacaktır.
  • Oyun sırasında çocuğunuza nasıl oynaması gerektiği ile ilgili talimatlar vermeyin. Bırakın hatalarını antrenörü düzeltsin.
  • Tüm takımda iyi oynayan herkese, iyi yapılan her harekete tezahürat yapın.
  • Yanınızdaki diğer ebeveynlere hakeme karşı tutumları konusunda hatırlatmalarda bulunun.
  • Bir hakem sizin takımınız aleyhine karar verdiğinde – Oyuna Saygı Duyun – SESSİZ OLUN!
  • Maç sırasında heyecanın yükseldiği anlarda, herhangi bir şey yapmadan önce tekrar düşünün: “Bu çocuğumu ya da takımı utandırabilecek bir hareket mi?”
  • Eğlenmeyi unutmayın, oyunun keyfini çıkarın.

Maçtan sonra:

  • Hakemlere, teşekkür edin (çok az bir para karşılığında, hatta ücretsiz olarak bu işi yaptıkları için).
  • Antrenörlere teşekkür edin (harcadıkları çaba ve gösterdikleri sabır için).
  • Öğüt vermeyin. Bunun yerine çocuğunuza maç hakkında ne düşündüğünü sorun ve sonra da DİNLEYİN.
  • Takımı kazansa da kaybetse de, çocuğunuza tekrar tekrar onunla ne kadar gurur duyduğunuzu söyleyin.

Bu yazı Filiz Kaya Ataklı tarafından hazırlanmıştır ve tüm hakları saklıdır. Her türlü soru görüş ve önerileriniz için: filiz@psikolojistanbul.com