MAKALELER

Bağlanma Fobisi

Bağlanma Fobisi
Bağlanmaktan Korkan Yetişkinler

“Bağlanma Fobisi” Olan Yetişkinler, Ebeveynlerini Suçlayabilirler

Siz de uzun süreli bir ilişkiye girmek ve bağlanmaktan korkanlardan mısınız? Tel Aviv Üniversitesi araştırmacıları ilginç bilgiler açığa çıkardılar. Anne ve babanızı suçlayabileceğiniz bir şey daha; gönül rahatlığıyla “sizin yüzünüzden bağlanma sorunum var” diyebilirsiniz.

İlişkilerde bağlanma, yakınlık kurma, karşı tarafa güvenme, kişinin kendini güvende hissetmesi, o ilişkinin sağlıklı olarak devam edebilmesi için gerekli. Pek çok ilişki, çiftlerin kendilerini rahat hissedememesi nedeniyle yıpranabiliyor.

Çocuklukta Öğrenilenler

Araştırma bağlanma teorisi üzerine kurulu… Biliyoruz ki bebeklerin yaşadıkları gerilimi ya da stresi (açlık vb. kaynaklı) kendi başlarına giderme, sakinleşebilme becerileri yoktur. Stres yaşadıklarında, ebeveynlerine, bakımlarından sorumlu olan kişiye yönelir ve duygusal desteği onlardan almaya çalışırlar. Ancak bu arayışa ebeveyni ilgisiz ya da aşırı müdahaleci bir tutumla karşılık vermesi halinde, bebek de bu kişiden kaçınması gerekliliğini öğrenir çünkü her iki tutum da yaşadığı gerilimin daha da çok artmasına neden olur; ihtiyaç duyduğu duygusal desteği almasına değil. Bağlanma teorisi bu etkileşimler üzerine kuruludur. Bugün biliyoruz ki, daha bebekken öğrendiğimiz hayatın bu önemli bilgisi, yetişkin yaşamında da, özellikle yakın ilişkilerde kullanılmaya, geçerliliğini korumaya devam eder.

Uzun süreli ilişkiden korkan ve ilişki geçmişlerine ve öznel değerlendirme testlerine bakıldığında bağlanma fobisine sahip oldukları teyit edilen 58 yetişkinle yapılan araştırmada, katılımcıların ebeveynlerinin ya ilgisiz (tepkisiz-unresponsive) ya da aşırı müdahaleci (intrüsif-overintrusive) oldukları gözlenmiştir.

Araştırmacı Dr. Sharon Dekel, katılımcıların çoğunun, ilişkiler söz konusu olduğunda “kaçıngan,” yani ilişkilerdeki yakınlıktan kaygı duyan, bağlanma ya da içten paylaşımlarda bulunma konusunda dirençli ve partnerlerinin de “yapışkan” olduğuna inanan kişilerdir. Katılımcıların neredeyse tamamı, bağlanma korkusu taşımayan kontrol grubuna kıyasla yaşam memnuniyeti ve ilişki içindeki kişisel memnuniyeti, tatmini düşük olan kişilerdir.

Journal of Nervous and Mental Disease’de yayınlanan araştırmada görüldü ki, aslında “güvenli bağlanma” yaşayan yetişkinler de, “kaçıngan bağlanma” yaşayan yetişkinler de ilişkilerde yakınlık kurmaya önem veriyor ve yakınlık ihtiyacını karşılayabileceği ilişkiler kurmak istemekte. Ancak kaçıngan bağlanma yaşayan yetişkinler, çocukluklarında yaşadıkları karmaşık ebeveyn-çocuk örüntülerinin izlerini taşıdıklarından bu şekilde davranmaktaydı.

Bazı Gerçekler:

  • Bebeklikte duyulan temel ihtiyaçların ve duygusal destek talebinin karşılanması halinde, yetişkin ilişkilerinde kişiler daha güvende hissediyor, yakınlık arıyor ve yakın hissetmekten keyif alıyor, paylaşmak, ilgi göstermek ve birlikte eğlenmek ilişkilerde aradıkları ve deneyimlediklerinde mutlu oldukları yaşantılar oluyor.
  • Sağlıklı bağlanma ilişkisini bebekliğinde kurabilen yetişkinler, romantik ilişkilerinde her iki kişinin de temel ihtiyaçlarının karşılanmasını önemsiyor, partnerlerinin de mutlu olması için çaba gösteriyorlar. Yani iki yetişkin kişi bir ilişki yaşıyor.
  • Bu ihtiyaçların bebeklikte karşılanmadığı “kaçıngan yetişkinler” ise ilişkilerinde, onları onaylayan, oldukları gibi kabul eden, onların ihtiyaçlarını karşılayan ve sakin, her ne olursa olsun, her ne yaparsa yapsın, her ne yaşıyor olursa olsun mutlu kalan kişiler arıyorlar.
  • Kaçıngan kişiler çocukluklarında karşılanmayan ihtiyaçlarını yetişkinliklerindeki yakın ilişkilerde karşılama çabasındalar. Dolayısıyla iki yetişkin arasında değil, “ebeveyn-bebek” arasındaki ilişkiyi arıyorlar.
  • Kaçıngan kişilerin yakınlık kurma ihtiyacı ve arzusu var. İlişkilerde yaşadıkları genel kanının aksine, yakınlık kurmaktan kaçınma hali değil; bir çeşit kendilerini savunma ihtiyacından kaynaklanmakta.

Peki, bağlanma fobisi olanlar için umut var mı?

Tabi ki var! Yaşadığınız durumun sadece nedenlerini fark etmek bile ilişkiler içindeki duruşunuzu değiştirebilir. İhtiyaçlarınıza, beklentilerinize ve ilişkilerinize dair farkındalığınızı arttırın. Unutmayın, bu sıkıntıyı yaşayan ne ilk kişisiniz, ne de çözen son kişi olacaksınız…

Bu yazı Filiz Kaya Ataklı tarafından hazırlanmıştır ve tüm hakları saklıdır. Her türlü soru görüş ve önerileriniz için: filiz@psikolojistanbul.com