Pi BLOG

Terapide Cinsiyet Koşullanmaları

Toplumların doğumdan itibaren bireylere atfettikleri belirli cinsiyet rolleri, toplum üyelerinin kimlik gelişimini, öz değer algılarını ve sosyal ilişkilerini şekillendirdiği gibi, psikolojik sağlıkları üzerinde de doğrudan bir etkiye sahiptir. Bu nedenle terapötik süreçte hem danışanların, hem de terapistlerin bu içselleştirilmiş normlardan nasıl etkilendiğini fark etmek, daha derinlemesine ve etkili bir çalışma yürütmek açısından kritik önem taşımaktadır.

Toplumsal cinsiyet rollerinin bireyler üzerindeki etkileri 4 ana başlıkta gözlemlenebilmektedir: Duygusal İfade, Öz-değer Algısı, Travma Algısı ve İlişkisel Dinamikler. Terapiye gelen danışanın cinsiyeti, bu dört eksende sahiplenmiş olduğu role göre terapi sürecinin gidişatını ve çıkarımlarını üstü kapalı bir şekilde etkilemektedir.

Duygusal ifade ekseninde daima ‘güçlü olması gerektiği’ öğretilmiş erkek danışanlar, duygu dışavurumlarını baskılama ve onları ‘zayıf’ gösterecek paylaşımlardan kaçınma eğilimi göstermektedirler. Bu nedenle her ne kadar toplumda erkeklerin intihar etme oranları kadınlarınkinden daha yüksek olsa da depresyon tanısı alma oranları ise önemli ölçüde düşüktür. Kadın danışanlar ise küçük yaşta üstlendikleri ‘bakım veren’ rolleri nedeniyle özellikle çift ve aile terapisinde kendi ihtiyaçlarını göz ardı etme eğilimi gösterebilmektedirler. Bu nedenle kadınların ‘tükenmişlik’ deneyimleme oranları erkeklere kıyasla %4.7 oranında daha yüksektir. 

Öz-değer ekseninde ise kadın danışanlar, bu algının çoğunlukla dış görünüşlerine ve insanları memnun etme becerilerine göre değişiklik gösterdiği izleniminde oldukları için terapide terapisti memnun etme adına kendilerini adapte etme, değiştirme eğilimi göstermeye daha yatkındırlar ve bu da terapi sürecini olumsuz etkileyebilmektedir. Erkekler ise öz-değer algılarını onlara öğretildiği üzere başarı ve statü ile ilişkilendirdikleri için terapi sürecinden çok varmayı hedefledikleri sonuca odaklanıp terapinin gidişatı üzerine içsel bir baskı koyma eğilimindedirler.

Travma algısı ekseninde de benzer şekilde erkek danışanlar, ‘zayıf’ veya ‘kurban’ olarak görünmek istememeleri nedeniyle yaşadıkları travmayı küçümseme veya paylaşmama eğilimi gösterirlerken kadın danışanlar ise ‘yuva yapıcı’ ve ‘bakım veren’ rolleri nedeniyle deneyimledikleri travmayı paylaşmayarak kendileri ve yakınındakileri üzerindeki etkisini azaltmaya çalışma eğilimindedirler.

Son olarak ilişkisel dinamikler ekseninde geleneksel cinsiyet rolleri tarafından ortaya çıkarılan güç dengesizlikleri, danışanların özellikle çift terapisinde özgün ihtiyaçlarını ifade etmelerini zorlaştırabilmektedir. Her iki cinsiyet de edindikleri cinsiyet rollerinin getirdikleri sorumlulukları yerine getirememe algısından kaçınmak için bazı içsel süreçlerini paylaşmamayı arzu edebilmektedirler.

Terapötik Süreçte Cinsiyet Rollerinin Rolü

Terapistler olarak, danışanların getirdikleri meseleleri değerlendirirken kendi içselleştirilmiş cinsiyet normlarımızı da gözden geçirmemiz gerekmektedir. Terapötik süreçte cinsiyet rollerinin nasıl devreye girdiğini anlamak için aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir:

  • Ön Koşullanmaları Tanıma: Terapistin de toplumsal cinsiyet normlarından etkilenebileceğini kabul etmesi gerekir. Örneğin, bir erkek danışanın depresyonunu agresyon veya motivasyon eksikliği olarak görmek, kadının ise kaygısını "doğal bir hassasiyet" olarak değerlendirmek ön yargılı bir bakış açısını yansıtabilir.

  • Danışanların Cinsiyet Rollerine Bakışını Keşfetme: Terapist, danışanın cinsiyet normları hakkındaki inançlarını keşfetmeye yönelik sorular yöneltebilir. "Erkeklik/kadınlık sizin için ne anlama geliyor?" veya "Bu durum hakkında nasıl hissetmeniz gerektiğini düşündüğünüzü kim belirliyor?" gibi açık uçlu sorular, danışanın farkındalığını artırabilir.

  • Cinsiyet Normlarının Danışanın Sorunuyla Bağlantısını Kurma: Terapist, danışanın yaşadığı psikolojik zorlukların toplumsal cinsiyet normlarıyla ilişkisini keşfetmesine yardımcı olabilir. Örneğin bu sayede,  kariyerinde başarısız hisseden bir erkek danışan, "Bir erkek olarak güçlü ve başarılı olmak zorunda olduğum öğretilmişti, başarısız hissetmem bu yüzden daha zor" gibi iç görüler geliştirebilir.

Danışanlarla Cinsiyet Rolleri Üzerine Çalışma Stratejileri

Cinsiyet rollerini terapi sürecine dahil ederek, danışanların bu normlara nasıl tepki verdiklerini anlamalarına ve bunları yeniden yapılandırmalarına yardımcı olabilirsiniz. İşte uygulayabileceğiniz bazı stratejiler:

  1. Rol Beklentilerini Değerlendirme Çalışmaları: Danışana, kendi hayatında üstlendiği cinsiyet rollerini yazmasını ve bunların hangilerinin kişisel tercihlerinden, hangilerinin toplumdan geldiğini değerlendirmesini istemek farkındalık sağlayabilir.

  2. Bilişsel Yeniden Yapılandırma: Cinsiyet normlarıyla ilişkili olumsuz düşünceleri ele alarak, danışanın bu düşünceleri sorgulaması sağlanabilir. Örneğin, "Başarısız olursam kimse beni değerli görmez" gibi inançları "Değerim yalnızca başarılarımla ölçülmez" şeklinde yeniden çerçevelemek güçlendirici olabilir.

  3. Duygusal İfade Egzersizleri: Danışanlarla duygularını tanımlama ve ifade etme, öz-bakım ve sınır koyma becerileri geliştirmek üzerine çalışmalar yapmak destekleyici olabilir.

  4. Kapsayıcı Dil Kullanımı: Terapide kullanılan dilin cinsiyetçi varsayımlar içermemesi önemlidir. "Güçlü erkekler duygularını bastırır" gibi kalıp yargıları destekleyen bir dil yerine, "Duygularını ifade etmek cesaret gerektirir" gibi yaklaşımlar kullanılmalıdır.

Cinsiyet rolleri, bireylerin psikolojik süreçlerini ve terapide ele alınan konuları doğrudan etkileyebilir. Terapistler olarak, danışanların bu normları nasıl içselleştirdiklerini ve bu normların psikolojik iyi olma hali üzerindeki etkilerini anlamak, daha bilinçli ve etkili bir terapi süreci yürütmemizi sağlar. Ön yargıları tanımak, danışanların toplumsal beklentilerden bağımsız bir kimlik oluşturmasına yardımcı olmak ve alternatif düşünce yapılarını desteklemek, terapötik sürecin temel taşlarından biri olmalıdır. Böylelikle bireylerin daha özgün, sağlıklı ve doyumlu bir yaşam sürmelerine katkıda bulunulabilir.

Kaynaklar:

Centers for Disease Control and Prevention. (n.d.). Suicide data and statistics. U.S. Department of Health & Human Services. Retrieved February 19, 2025, from https://www.cdc.gov/suicide/facts/data.html

NYU Langone Health. (n.d.). Why so many men with depression go untreated—And what to do about it. Retrieved February 19, 2025, from https://nyulangone.org/news/why-so-many-men-depression-go-untreated-what-do-about-itFrontiers in Public Health. (2022). Examining risk factors and interventions for male suicide: A review. Frontiers in Public Health, 10, Article 832359. https://www.frontiersin.org/journals/public-health/articles/10.3389/fpubh.2022.832359/fullCounsellor.ie. (n.d.). Are women pressured into unhealthy people-pleasing? Retrieved February 19, 2025, from https://www.counsellor.ie/are-women-pressured-into-unhealthy-people-pleasing/

Bu yazı Zeynep Koçlu tarafından hazırlanmıştır ve tüm hakları saklıdır. Her türlü soru görüş ve önerileriniz için: zeynepkoclu@psikolojistanbul.com