Pi BLOG

Aşk Yalanı: Kadın Cinayetlerinde Ölümcül İnançlar

“Yaşayamıyordum, onsuz çalışamıyordum… Onunla birlikte olmasam çalışamayacağımı düşünüyordum.” -Bir katil

Erkeklerin eşlerini ya da sevgililerini öldürdüğü vakalar korkunç haberler olarak karşımıza çıkar, ancak bu olaylar çoğu zaman doğru biçimde açıklanmaz ve tekil trajediler gibi sunulur. 

Peki, sizce bu cinayetlerin arkasında tekrar eden bir örüntü olabilir mi? 

Bununla ilgili Manchester Üniversitesi'nden kriminolog Profesör Rebecca ve Russell Dobash’ın araştırmaları, rahatsız edici bazı toplumsal sorunları gözler önüne sermektedir. En önemlisi de  birçok kadının özellikle kıskanç, hükmeden ve kontrol eden erkekler tarafından öldürüldüğünü ve erkeklik algısıyla bağlantılı bazı düşüncelerin kimi durumlarda ölümcül sonuçlar doğurabileceğini ortaya koymuştur.

Araştırdıkları vakaların büyük çoğunluğunda, erkeklerin cinsel kıskançlık nedeniyle eşlerini öldürdükleri ortaya çıktı. Ya kadının  “Beni dövmenden bıktım, buradan gidiyorum" dediği noktada - çünkü bu erkeklerin yüzde 65'i daha önce eşlerinde şiddet kullanmışlardır - ya da gittikten sonra. Genel olarak olan şey, erkek kadını ister ve onun olduğunu düşünür, bu yüzden onu geri almaya çalışır. Genellikle, onu kandırmaya veya ironik bir şekilde, onu dövmeye çalışır. Bu durumlarda, sonunda geri dönmeyeceğini anlar ve projeyi  onu yok etmek için değiştirmeye karar verir.

Yakın ilişki katilleri, görülen  en kasıtlı katillerden biridir. “Bu vakaların ortak teması, erkeğin kadına sahiplik duygusu ve ilişkinin sürüp sürmeyeceği üzerindeki kontrol isteğidir.” Birçoğu eşlerine karşı aynı mülkiyet yönelimlerine sahiplerdir. Bu tarz cinayetlere bakıldığında , kadınların ve çocuklarının, ya arkadaşlarının ya akrabalarının ya da erkek arkadaşlarının ve kocalarının  onları öldürmesini içeriyor  ve bu da  sahiplik duygusunun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Amerikan Psikoloji Birliği  (APA) 2018 yılında  tarihinde ilk kez erkek çocuklarıyla ve erkeklerle çalışmayla ilgili bir kılavuz yayınladı. APA’nın  yayınladığı Erkek Çocukları ve Erkekler ile Yeni Psikolojik Uygulama Rehberi, erkekler ve erkek çocuklarındaki bazı sorunları tanımaya ve çözmeye çalışmaktadır. Rehberde geleneksel erkekliğin psikolojik olarak zararlı olduğunu ve erkeklerin duygularını bastırmasının, hem içten hem de dıştan yankılanan hasara neden olduğunu gösteren 40 yıllık araştırmalar gösterildi. Bu konu ile ilgili yazıya https://psikolojistanbul.com/makaleler/erkekler-aglamaz/psikoloji-arastirmalari adresinden ulaşabilirsiniz.

Küresel olarak, tüm kadın cinayet kurbanlarının yaklaşık yüzde 40'ı eski veya şimdiki bir eşin veya sevgilinin elinde ölmektedir. Ev kadınlar için olduğu kadar çocuklar için de tehlikeli bir yer haline gelmektedir. Erkeklerin kadın partnerlerine karşı işlediği neredeyse tüm cinayet vakaları, kadınların ilişkiyi bitirdikten veya bunu yapma niyetini duyurduktan sonra meydana gelirken, kadınların erkek partnerlerine karşı işledikleri cinayetlerin çoğu aile içi şiddete karşı tepkiler olarak ortaya çıkmıştır.

In the Name of Love: Romantic Ideology and Its Victims kitabının yazarı Aaron Ben-Zeev’e göre,  neredeyse  tüm erkek katiller, cinayeti aşktan işlediklerini ve çok sevmenin bir sonucu olduğunu iddia etmektedir. Ben-Zeev’e  göre ise  eş cinayeti derin bir sevgiyi ifade etmez; aksine, sevginin sorunlu modelinin istismarcı bir türüdür.

Romantik İdeolojinin Tehlikeli İnançları ve Katiller

“Sevgiden dolayı onu öldürdüm… Onu sevmeseydim, onu sevmeseydim, çok fazla acı hissedeceğimi sanmıyorum… Sanki bir ok aldı ve beni kalpten bıçakladı. ” - Bir katil

Aşk adına, insanlar başkalarını kullanmaya hazırdır; aşk adına insanlar kullanılmaya hazırdır. Aşk adına kadınlar erkek partnerlerini terk etmek isterler ve aşk adına bu adamlar onları öldürür. Kadın erkeğin bütün dünyası ve varlığının şartıdır. Eğer erkeğin bir insan olarak kendi görüşünü sürdürme yeteneği, kadının hayatının bir parçası olmasına bağlıysa, onu nasıl bırakabilir? Böylece, aşk kadını bir rehineye  dönüştürür ve onun hayatını riske atar. Birçok aşk şarkısının sözleri aşkla ilgili yüzeysel klişelerden başka bir şey olmayabilir, ancak bu klişeler gerçeğe dikkat etmeden yürekten kabul edildiğinde, aşk yüklü bir silah haline gelir.

Cinayet, cinayet koşullarını birleştiren ve yaratan faktörlerin birleşmesi ile anlaşılmalıdır. Eril sahiplik, kıskançlık ve öfke gibi eşin hayatını almaya hazır olan tüm faktörler cinayette rol oynasa da cinayet nedenini diğer koşullar açısından da düşünmek daha doğru olabilir.

Aşkı ve romantik ilişkileri idealize eden; onları gerçekçi olmayan beklentiler, klişeler ve duygusal aşırılıklar üzerinden tanımlayan bir düşünce sistemi olan  romantik ideoloji birçok karmaşık risk faktörünü ortaya çıkarmaktadır.

Romantik ideolojiye göre:

-Erkek kadını tüm dünyası olarak algılar, bu yüzden ondan herhangi bir ayrılma durumunda kendi kimliğini yitirdiğini hisseder.

-Erkeğin yaşamında başka anlam kaynakları ve yaşam nedenleri yoktur.

-Erkeğin tam güce, şeref ve kontrole sahip olduğunu belirten geleneksel erkeklik algısı, kadının ona  karşı koyması durumunda  kendine güvenin zayıflığının ve aşağılanmasının kanıtı ve erkeksi şerefine bir hakaret gibi görmesini sağlar.

-Erkeğin kişisel davranışı katı ve uzlaşmazdır.

-Erkeğin  aşk hakkındaki hakim inançları, bir yandan karısının kurban edilmesini, diğer yandan da sebat etmeyi haklı çıkarıyor görünmektedir. Bu durumda, sevginin arkasındaki ideoloji korkunç suçlar için meşruiyet sağlar.

Romantik ideoloji; aşkı mutlak, koşulsuz, sonsuz ve yalnızca “bir kişiye” ait bir duygu olarak tanımlar. Bu inançlar, bazı erkeklerde kadının tüm varlığına sahipmiş gibi görme eğilimini doğurur:

-Gerçek aşk sonsuza dek sürer.

-Aşık olan kişi başka hiçbir şeye ihtiyaç duymaz.

-Aşkta kayıp kabul edilemez.

-Sevgili, tamamen biricik ve yerine konulamazdır.

-Aşk iyidir, kötülük yapmaz – ama bazen “aşk adına” korkunç suçlar işlenebilir.

Toplum olarak neler yapabiliriz?

Kadına yönelik şiddeti önlemenin yollarından biri, toplumun farklı alanlarında bütüncül adımlar atmak ve önleyici stratejiler geliştirmektir. Araştırmalar ve deneyimler, çok yönlü müdahalelerin hem failleri dönüştürmede hem de mağdurları korumada daha etkili olduğunu ortaya koymaktadır

- Okul Temelli Erken Müdahale ve Gençlik Programları gençlere sağlıklı ilişkiler, duygusal düzenleme ve çatışma yönetimi becerilerinin kazandırılması önemlidir. Özellikle erkeklerin ayrılıklar karşısında kadınlara kıyasla daha çok zorlandığı bilinmektedir. Bu nedenle, ilişki kopuşlarıyla nasıl başa çıkılacağı konusunda eğitim verilmesi, ileride yaşanabilecek şiddet risklerini azaltabilir. 

Geçmişte, eşinden ya da erkek arkadaşından ayrılmak isteyen kadınların öldürüldüğüne dair pek çok haber gündeme gelmiştir. Bu durum, erken yaşta verilen eğitimin önemini göstermektedir. Ayrıca çocuklara ve gençlere yönelik iletişim ve aile dinamiklerini güçlendiren programlar, toplumsal mobilizasyon temelli müdahalelerle birlikte çalıştığında etkisi daha da artıyor. Toplumsal seferberlikle desteklenen eğitimler, küçük yaşlarda kalıcı davranış değişimi yaratabilir, sağlıklı ilişki becerilerini güçlendirebilir ve toplumsal düzeyde kültürel dönüşümü destekleyebilir.

-Mağdur Odaklı Koruma modeli  ile  müdahale süreçlerinde mağdurun güvenliği ve hakları merkeze alınmalıdır. Kadının yeniden mağduriyet yaşamasını engellemek için adli, sosyal ve psikolojik destek sağlanmalıdır. Bu tür şiddet vakalarında, mağdurun güvenliği her şeyden önce gelmekte ve onlara yol gösterecek mekanizmaların oluşturulması/geliştirilmesi kritik önem taşımaktadır.

-Kurumlar Arası İş Birliği ile polis, savcılık, sosyal hizmetler, sağlık sistemi ve sivil toplum kuruluşları arasında güçlü bir koordinasyon sağlanmalıdır. Böylece ortak müdahale planları geliştirilebilir. 

Dünyada partner şiddeti faillerine yönelik davranış değiştirme programları uygulanmakta ve bu programların etkinliği ile ilgili çeşitli eleştiriler yapılmaktadır. Araştırmalar, faillere yönelik programların, mahkemeler ve sosyal hizmetlerle koordineli yürütüldüğünde daha etkili olduğunu göstermektedir. Yargısal denetim ve uyumsuzluk durumunda uygulanan istikrarlı yaptırımlar, programların başarısını artırmaktadır.

Yargı denetimi ve toplumsal kurumlarla koordinasyon sonuçları anlamlı ölçüde iyileştirmektedir. Yine de programların güvenilirliğini artırmak, değerlendirme yöntemlerini geliştirmek için sürekli çalışmalara ihtiyaç vardır.

Toplumsal ve Kültürel Dönüşüme ihtiyaç var. Şiddeti yalnızca bireysel bir öfke sorunu olarak değil, öğrenilmiş toplumsal bir davranış olarak tanımlamak gerekir. Erkekliğin geleneksel algılarını sorgulamak, ilişkilerde kontrol ve sahiplik hakkını meşrulaştıran kültürel kodları dönüştürmek önemlidir. Failin pişman olmasını değil, davranış değişikliği göstermesini esas almak ve önemli meselelerden biri de  eril kültürde çok yaygın olan hak iddia etme inancını değiştirmek gerekiyor. Erkeklerin ilişkilerde ve hayatta kontrolde olması gerektiği fikri. Bu anlayış sadece şarkılarda ya da Türk filmlerinde değil, tüm popüler kültürün içinde yer almaktadır.  Bu durumun, kadına yönelik şiddeti normalleştiren ve besleyen bir zemine dönüştüğü açıktır.

Türkiye’de dizilerde kadına karşı şiddet konusunu ele alan bir araştırmada (2019), popüler dizilerin 8 bölümü incelenmiş; 14 sahnede kadına karşı zor ve şiddet kullanıldığı, 67 sahnede kadınların ağladığı ve yalvardığı, birçok bölümde ise kadınların kaçırıldığı ve tecavüze uğradığı tespit edilmiştir. Araştırmanın verdiği örneklerden bazıları:

  • Beni Bırakma dizisinin bir bölümünde bir erkek, kendi emrini yerine getirene kadar bir kadının boğazını sıkmaktadır. 
  • Azize dizisinde, bir kadın evinde zorla tutulmakta, fiziksel şiddete maruz kalmakta ve cinsel saldırı tehdidi yaşamaktadır.
  • Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinde ise erkek karakterler, kadınlardan “alınan” veya “verilen” bir şey gibi söz etmektedir.

Bu tür sahneler şiddeti romantikleştirmekte, normalleştirmekte ve hatta meşrulaştırmaktadır. Oysa popüler kültürde şiddetin yerine eşitlikçi, saygılı ve şiddetsiz ilişki örneklerinin konulması gerekir. Senaristlerden yapımcılara, müzikten reklamlara kadar geniş bir alanda bu dönüşümü destekleyecek adımlar atılmalıdır. Popüler kültürün dili değişmeden, şiddet kültürünün önüne geçmek mümkün olmayacaktır.

KAYNAKLAR

https://www.psychologytoday.com/ca/blog/in-the-name-love/201409/why-do-some-men-murder-the-wives-they-love

https://www.vice.com/en_ca/article/jmagx8/why-men-murder-women-interview-477

https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-50843075

https://www.apa.org/about/policy/boys-men-practice-guidelines.pdf